Yürüyen Ölüler 2.Bölüm

Unknown Yorum yok 1 Haziran 2014 Pazar
Yavaştan kendime gelmeye başlıyordum.Daha tam olarak bilincim yerine gelmemişti ki arkamdan ciddi ve son derece sert bir ses duydum.
-Kımıldama!
Yavaş yavaş sesin geldiği yere dönmeye başlamıştım ki, bir kez daha aynı ses bu sefer daha sert bir tonla "Tek santim daha kımıldarsan seni öldürürüm"İçimi bir anda korku kaplamıştı.Dün olanlar da hafiften de olsa aklıma gelmeye başlıyordu.Adam sesini azda olsa inceltmişti;
-Şimdi yere yat ve ellerini arkana koy.
Adamın dediğini harfiyen uyguluyordum.Hızlı adımlarla yanıma geldi ve;
-Adın ne senin?
-Fa, fa, Fatih.
-Hangi yönden geliyorsun?
-Kuzeyden.
Adam hızlı bir hamleyle beni ayağa kaldırarak;
-Üzgünüm, korkutmak istemezdim ama...Bilirsin ya işte.
Adamın yüzünü ilk defa net bir şekilde görmüştüm.Yüz ifadesi oludukca sertti.Öyle bir sesin bu adamdan çıkmasına şaşmamak gerek.Adam üstümü düzelterek;
-Bu arada adım Mustafa.Bu olaylardan önce askeriyedeydim.Yaşadığım şehrin imha edileceğini duyunca ailemi ve yakınlarımı alıp şehirden uzaklaştık.Pekiya sen, nerden geliyorsun nereye gidiyorsun?
-Şehrimizin bombalanacağını son anda öğrendik.Kaçmayı başarmıştık ama bir anda askerler ateş açmaya başladı.Annemi ve babamı orada kaybettim.Bayıldım sanırım, tam  olarak bilmiyorum.Kendime geldiğimde senle karşılaştım.Sonrası malum.-Evet, evet.Tekrar özür dilerim, sadece tedbir amaçlı yapmıştım.
-Sorun yok.
-Neyse kampa gidelim, hava kararmak üzere.
Hiçbir şey demeden adamı takip etmeye başlamıştım.Hiç tanımadığım birini takip ediyordum.Aklımdan onlarca şey geçiyordu.Arkasındaydım ve adam arkasına hiç bakmıyordu.Onu bayıltıp silahını ve çantasını alıp kaçabilirdim.Baştan sona adamı inceledikten sonra böyle birşeyin imkansız olduğunu anlamıştım.O bir askerdi oldukca kaslı bir vücudu vardı.Ona tek bir yumruk dahi atamadan nefesimi keserdi.Bu düşünceyi hemen aklımdan atmıştım.O sırada adam yavaşladı ve çantasından yarım bir ekmek çıkardı;
-Al bunu, kampa kadar idare et, oldukca aç ve bitkin görünüyorsun.
Ekmeği görünce o kadar sevinmiştim ki, artık adama bırakın zarar vermeği uçurumdan atla dese düşünmeden atlardım.Bu sevincimi fark eden adam;
-Bu kadar aç olduğunu bilseydim ekmeği ilk karşılaştımız anda verirdim.
İçimden keşke bilseydin diye söylendim.Daha sonra içimdeki sesi dışa vurarak;
-Daha çok mu acaba?
-Merak etme 10 dakikaya oradayız.
O sırada karşımıza bir kadın  çıkmıştı.Kadının arkası dönüktü.Elleri serbest bir şekilde sallanıyordu ve beli hafiften öne doğru eğikti.Adam cebinden bıçağı  çıkardı ve arkası dönük kadına sapladı.Kadın saniyesine yere yığılmıştı.Şaşırmıştım, kadını neden öldürmüştü acaba.Sinirli
ve şaşkın bir tonla;
-Bunu neden yaptın, kadını neden öldürdün.
Adam hafif bir gülümsemeyle;
-Görmedin galiba, o bir aylaktı.
-Aylak mı, neyden bahsediyorsun?
-Tabi salgın güneyden geldiği için en  geç kuzeyi ele geçirdi.Şehirlerin imha edilmesinin nedeni bu işte.İnsanlar buna dönüşüyor.Hükümet ve askeriye bunu çözmek için insanları yok ediyordu.Sanki kendileri dönüşmücekmiş gibi bizi ortadan kaldırınca sorun çözülecek zannediyorlar.
-Herkes mi dönüşecek yani.
-Doğrusu pek bir bilgim yok.Kimsenin yok ama (kadının kolunu göstererek) bak kollarındaki çiziğe.Bir aylak çizmiş olmalı.Çizme, ısırma gibi olaylarda onlara dönüşüyorsun.
Aklıma şehirdeyken askerin dedikleri gelmişti.Adamla aynı şeyleri söylemişti.Adam durdu ve;
-Oh be sonunda kampa geldik.
Adam  hızlı adımlarla ilerlemişti.Peşinden gitmek için harekete geçecektim ki kafamda bir darbe hissettim.Daha ne olduğunu anlamamıştım ki bir darbe daha.Yere yığılmıştım, sadece sesleri duyuyordum.İlk önce Mustafa birşeyler diyordu;
-Sen ne yapıyorsun, çocuğa neden vuruyorsun?
Daha sonra ilk defa duyduğum bir ses;
-Çocuğu nereden buldun, öyle yolda her gördüğünü kampa getiremezsin.
Daha farklı bir ses daha devriye girmişti.
-Berker haklı, çocuğun neyin nesi olduğunu dahi bilmiyoruz.
-Kapa çeneni Çağrı, sadece bir çocuk, en fazla ne yapabilirki.Engin tut çocuğu, çadıra götürüyoruz.
-Tamam.
Kısa bir süre sonra bilincimi kaybetmiştim.Uyandığımda ise çoktan sabah olmuştu.
Benzer Yazılar

Yorumlar(0)